Örgün eğitim sistemi
İlköğretim: İlköğretim kamu kurumlarında zorunlu ve ücretsizdir. Türkiye’deki tüm erkek ve kız çocuklar sekiz yıllık (1997’de beş yıldan sekiz yıla çıkarılmıştır) ilköğretime katılmak zorundadır. Kendi yetki alanları içindeki tüm çocukların ilköğretimin sonuna kadar okula devam etmelerini sağlamak ana babaların ve çocuklardan sorumlu olan diğer kişilerin – ve il valisinden okul müdürüne uzanmak üzere kamu görevlilerinin- sorumluluğundadır. 2011 yılına kadar çocuklar normal olarak ilköğretime 6 yaşına geldiklerinde başlarlardı (Çocuklarının henüz okula hazır olmadığını düşünen anne babalar okula başlamayı bir yıl erteleyebilirlerdi). Mart 2012’de Meclis tarafından onaylanan ve eğitim sistemini yeniden yapılandıran yasa ise zorunlu eğitime başlama yaşını çocuğun beş yaşını tamamladığı yılın Eylül ayının sonu olarak belirlemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuya getirdiği açıklığa göre 2012-2013 ders yılında 2012 yılı Eylül ayı sonunda 66 ayı tamamlamış çocuklar okula başlayacak, aynı tarih itibarıyla 60 aylıktan büyük, ancak 66 aylıktan küçük çocuklar ise anne babalarının yazılı başvurusu ve çocuğun yeterince gelişmiş olduğu kanaati üzerine okula kaydedilebilecektir. 2011-2012 ders yılında Türkiye’de 10.979.301 çocuk ilkokula kaydolmuştur (gecikmiş ilkokul mezuniyetlerini tamamlamak üzere “açık” ilkokullara kaydolan 607.890 öğrenci dâhil). 2012-13 ders yılında, yeni düzenlemeye göre yaklaşık 1,5 yaş grubu okula başlayacağından, ilkokul öğrencisi sayısında artış olacaktır.
2012 yılındaki yeniden yapılanma ilköğretimi her biri dört yıllık iki evreye ayırmaktadır. Bugüne dek ilköğretim tek bir müfredat izlemişti (ağır engellilik durumu olan çocukların devam ettikleri okullar hariç). Yeniden yapılanmanın ardından ise, yalnızca ilk evre ortak müfredata tabi olacak, ikinci evrede ise (“ortaokul” olarak da adlandırılmaktadır) çocuklar, ortaöğretim sistemine benzeyen bir ayırımla, ya genel eğitimle devam edecek ya da öğrenimlerini mesleki eğitim ağırlıklı okullarda sürdüreceklerdir. 2012-2013 ders yılı itibarıyla, genel ortaokul dışındaki mevcut tek ortaokul türü imam hatip okuludur. Dolayısıyla, gerçekleştirilen yeniden yapılanmayla birlikte mevcut ilkokullardan bazıları ilk evre okullarına, bazıları genel ikinci evre (orta) okullara, bazıları da imam hatip ortaokullarına dönüştürülürken, diğerleri pratik nedenlerle şu an için bu okul türlerinin iki veya üçünün görevlerini üstlenerek eğitime devam etmektedir. Bu arada, 2011-2012 ders yılı sonunda 5’inci sınıfı bitiren tüm öğrenciler öğrenimlerine daha önceki genel müfredata göre devam etmektedir. Yeniden yapılanma ayrıca ilköğretimin ikinci evresinde (aynı zamanda ortaöğretimde) Kuran ve Peygamberin Hayatı dâhil olmak üzere daha fazla seçmeli sınıf öngörmektedir.
Ortaöğretim: Milli Eğitim Temel Yasası’nın 27. Maddesi şöyle demektedir: “İlköğretimini tamamlayan ve ortaöğretime girmeye hak kazanmış olan her öğrenci, ortaöğretime devam etmek ve ortaöğretim imkânlarından ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde yararlanmak hakkına sahiptir.” Ortaöğretim, belirli bir akademik müfredatı uygulayan genel liselerde ya da imam hatip okullarının dâhil olduğu çeşitli türlerdeki teknik ve mesleki liselerde sağlanmaktadır. Anadolu liselerine (yabancı dile ek ağırlık tanınan okullar) ya da fen liselerine (bir tür genel lise) giriş sınava tabidir. 2005 yılından başlayarak ortaöğretimin süresi üç yıldan dört yıla çıkarılmıştır. 2012 yeniden yapılanmasına göre dört yıllık lise eğitimi zorunludur (bununla birlikte başarılı öğrenciler için üç yıllık kısaltılmış süre üzerinde durulmaktadır). 2011-2012 ders yılında tüm Türkiye’deki ortaöğretim kurumlarına 940.268 “açık” ortaöğretim öğrencisi dâhil olmak üzere 4.756.286 çocuk ve genç kaydolmuştur. Bu öğrencilerin %56’sı genel liselerde, %44’ü de mesleki ve teknik liselerdedir.
Ortaöğretimde resmi politika teknik ve mesleki okulları tercih eden öğrenci sayısını artırma ve sistem içinde öğrencilere yön değiştirme imkânları tanıma yanlısı yönelimini korumaktadır. Bu amaçla, farklı okul tiplerinin sayısı azaltılmış ve çok müfredatlı okullar tercih edilmiştir. Sistemin esnekliğini artırmak için konular birbirini izleyen dersler şeklinde değil bağımsız “modüller” olarak verilmektedir.
Orta öğretimin sonunda, çeşitli yüksek öğretim kurumlarına girişi sağlamak üzere bir başka merkezi sınav daha yapılmaktadır. Maddi gücü yeterli olan aileleri hitap eden özel okulların Türkiye’deki örgün eğitim sistemi içindeki rolleri sınırlıdır; ilköğretim düzeyinde öğrencilerin %3’ünden, ortaöğretim düzeyinde ise %4’ünden küçük bir kesim bu okullara devam etmektedir. Ancak, öğrencilerin büyük bir bölümü önemli sınavlara hazırlanmak üzere normal ders saatleri dışında özel dershanelere gitmektedir.
Roller ve sorumluluklar: Milli Eğitim Bakanlığı örgün, açık ve yaygın eğitim faaliyetlerinden sorumlu kurumdur. Öğretimin düzenlenmesi, personel yönetimi, planlama ve kaynak tahsisiyle ilgili kararların çoğu Ankara’da bakanlığın merkezi teşkilatında alınmaktadır. Bakanlığın yapılanması, aşırı merkeziyetçi oluşu ve çok sayıda dikey ayrımları nedeniyle eleştirilmektedir. 2011 yılında, kısmen bu eleştirilere yanıt olarak önemli değişikliklere gidilmiştir. Bu değişiklikler arasında ilköğretim ve okul öncesi eğitim genel müdürlüklerinin Temel Eğitim Genel Müdürlüğü olarak birleştirilmesi ve teknik ve mesleki eğitimden sorumlu genel müdürlüklerin tek bir bünyede toplanması da yer almaktadır. Bakanlık bünyesinde belli başlı işlevler için yeni yapılar (“grup başkanlıkları”) ve makamlar (“uzmanlıklar”) oluşturulmuştur. Birçok idareci ve diğer personelin görevi değişmiştir.
Eğer bir yandan okullara daha fazla özerklik tanınır öte yandan Bakanlığın okulların performansını izleyip değerlendirme gücünü artırırsa, daha etkili ve saydam bir yönetişim söz konusu olur, okullarının özerkliği güçlenir ve yerel idarelerin okulları sahiplenme isteği artabilir. Ancak şimdiye kadar, “e-okul” ve “e-yatırım” gibi online ve elektronik sistemler merkez teşkilatının izleme kapasitesini önemli ölçüde artırmış olsa bile, okulların özerkliği alanında önemli bir ilerleme sağlanamamıştır. Türkiye ile UNICEF arasındaki işbirliğinin bir parçası olarak okul finansmanına yönelik bir araştırma halen yapılmaktadir.
Meclise, hükümete ve Bakanlığa ek olarak, özerk bir kurum olan Yüksek Öğretim Kurulu, öğretmen yetiştirilmesi ve belli başlı sınavlardan sorumlu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi üzerindeki denetimiyle çocukların eğitimi açısından önemli bir aktör konumundadır. Askeri liseler gibi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluk alanı dışında kalan çok az okul vardır. Yerel yetkililer (özellikle İl Özel İdareleri), okul inşası, bakımı ve onarımı dahil olmak üzere eğitim sektörüne yardım ve destek sağlamaktadır. Bir kısmı eğitim konusunda uzmanlaşmış olan bir dizi akademik kuruluş, düşünce kuruluşu, özel şirket ve hükümet dışı kuruluş eğitimle ilgili konularda araştırma ve öneri üretmekte ve/veya okul inşası-onarımı, kampanyalar ve bağışlarla okula devamlılığı desteklemei, gönüllü sağlama gibi çalışmalar yürütmektedir. Söz konusu kuruluşlar arasında Eğitim Reformu Girişimi (ERG); Türk Eğitim Derneği (TED), Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) yer almaktadır. |